27 Eylül 2019 Cuma

DERBİNİN BENCESİ


Ömrü Fenerbahçe kompleksi ile geçen paratora göre ‘’Bakın ben cevap vermeye değmeyecek insanlara cevabı ancak böyle sahada veririm’’ diyeceği anın hazzı ŞL’de alacağı 3 puandan çok ötede… Eminim 2 haftadır varını yoğunu bu maçı kazanıp caka satmak için harcıyor.

Kaldı ki kötü futbol oynuyorlar, takım olamadılar, dışarı yansımasa da bir iç huzursuzlukları var. Ve bizden 4 gün sonra PSG ile oynayacaklar. Yani 2 maçta tüm kulüp sorgulanır hale gelebilir…
3 puandan hatta bir derbiden çok öte bir maç onlar için… Öyle ki ŞL’de gruptaki tek rakibi Brugge ile oynarken dahi Falcao’yu, Feghouli’yi saklayacak kadar önem veriyorlar bu maça.

Bu yüzden maçın tüm kaderini ilk 15 dakika ve Ersun hoca belirleyecek. Sahaya tüm hatları ile saldırıp mutlaka gol atmak için çıkacaklar, çünkü kırılgan ve Allah’a emanet savunmamızın farkındalar… Ersun Yanal kafasında pek B planı olmayan bir hocadır.
Ancak son haftalarda potada olmayı sağlayan geniş zamanda kullanılan A Planı iken; B ve C planları şampiyonluğu getiren detaylardır. (Örneğin: Ali Güneş’in 2001’de gizli forvet oynaması çok acayip bir işti…)
O yüzden bu maçta 0-0’ın değerini bilerek oynamalı, sabırlı, sakin, topu karşılayan takım olmalıyız. Tabi bu kalenin önünde pas yapıp duralım onları üstümüze çekelim demek değil. O plan kıyametimiz olur… En azından ilk 15-20 dakika, onları karşılamalı, Gustavo ve Emre ile topu tutabildiğimiz kadar tutmalı, gol yemeden sahamızda yorulmalarını sağlamalıyız.

Bu süreyi 0-0 atlatırsak fiziken çok daha alt seviyemizde olan ve planını işletememenin stresini yaşayacak olan rakibe karşı maç içinde yine A Planına dönüp oyunu domine edebiliriz. Hele ki 20-45 arası atacağımız bir gol her şeyi değiştirir. Yani zaferin yolu; ligin ilk 15 dakikasını en iyi oynayan takım olmamıza rağmen ilk defa çok sakin başlamamız ve ‘’1 puan cepte’’ gibi oynamamızda saklı.

Aksi bir gereksiz cesur planda; Allah korusun ama savunma arkasına çok rahat top kaçırabilen, riskli bölgede çok top kaybı yaparak Belhanda’nın ara paslarına sıklıkla imkan verme potansiyeli olan bu savunma ile Babel, Falcao, Feghouli üçlüsüne yılın maçını oynatabiliriz…


Herkes saldıracaklarını düşündüğü için ‘’gs çok açık verir’’ düşüncesiyle ‘’tam da Garry’nin maçıydı’’ diyor… Bence aksine Garry’nin yokluğunu avantaja dönüştürebiliriz. Zira karşımızda B.Münih maçından bu yana bize karşı en baskılı ve motive oynayacak takım olacak.

Benim mutluluk tarifim: Sağlam, dinamik, kanatlardan bindirecek değil, kilitleyecek bir orta saha… İlk 20 dakikayı kazasız atlattıktan sonra da sazı eline alacak bir ileri 3’lüde… 


                             Altay

 Ozan       Zanka             Serdar             Dirar

                                                                  
         Jailson      Gustavo    Tolga

                             Emre

              M.Kruse
                                   Muriç

Gustavo stoperde- Jailson ortada yapıp işleyen sistemke devam etmek de bir seçenek ama Gustavo'nun geçen haftaki libero performansından mahrum kalmaktansa stoperde rakibi iyi tanıyan ve Zanka’yı en iyi tamamlayabilecek olan Serdar’ı seçerdim. H.Berlin'de sol kanat/ sol iç geçmişi olan Tolga, Tudor’un onu solda oynatması ile 6-7 gol katkısı vermiş, fark yaratmıştı. Yine mümkün. Hasan Ali’nin iyi olmasını ve Jailson yerine Ozan’ın oynamasını daha çok isterdim ama eldeki imkana göre şimdilik oradaki 3. İsmim Jailson. 

Emre İnter’deki Emre gibi yani Barselona’nın en parlak dönemindeki Iniesta gibi rol alırsa daha az efor harcar, Tek formdaki isimleri olan Nzonzi’nin maça dahil olmasını engeller, Kruse’ye geldiği günden beri hiç bulmadığı özgürlüğü tanır ve fırsatları sunar, presi önde başlatır, top onlardayken, özellikle de bireysel hataya yatkın Luyindama-Marcao’da iken onların hamlelerini manipüle eder. Eder de eder… Emre işte anlatmaya gerek yok.

Beklerimiz zaten devşirme iken kanat yollarını tehditsiz bırakmamız, onlara rahat çıkabilecekleri alanlar yaratmamız risk mi, evet ama karşımızda Belhanda’yı ve orta sahasını kilitlediğinde vasatlaşan bir takım var… İnanıyorum ki orta saha bizde olursa maç bizde olur… İşte burada sıra dışı, tüm planları çöpe atabilecek tek bir faktör var: Falcao. Advocaat hoca iken Kadıköy’de oynadığımız derbide formu yerlerde gezen RVP’nin tek başına maçı alması gibi…

Hislerim pek pozitif değil. Olmayan takım savunmamız, bireysel hatalar ve köşeye sıkışmış; yenmekten başka çaresi olmayan 50bin kişilik rakip ayrıca 12. Adamları Cüneyt Çakır beni ümitsizleştiriyor. Ama ne olursa olsun bu yıl Mekanın Sahibi geri geldi! Her an her şey olabilir:) 

Dipnot: Pozitif olmamama rağmen midemin kıyısında köşesinde bir yerde ne hikmetse 80 sonrası Mevlüt Erdinç’in golüyle kazandığımız bir his beni dürtüp duruyor:) 
Umarım doğru çıkar... 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder