Ömrü
Fenerbahçe kompleksi ile geçen paratora göre ‘’Bakın ben cevap vermeye
değmeyecek insanlara cevabı ancak böyle sahada veririm’’ diyeceği anın hazzı ŞL’de
alacağı 3 puandan çok ötede… Eminim 2 haftadır varını yoğunu bu maçı kazanıp
caka satmak için harcıyor.
Kaldı
ki kötü futbol oynuyorlar, takım olamadılar, dışarı yansımasa da bir iç
huzursuzlukları var. Ve bizden 4 gün sonra PSG ile oynayacaklar. Yani 2 maçta
tüm kulüp sorgulanır hale gelebilir…
3 puandan hatta bir derbiden çok öte bir
maç onlar için… Öyle ki ŞL’de gruptaki tek rakibi Brugge ile oynarken dahi
Falcao’yu, Feghouli’yi saklayacak kadar önem veriyorlar bu maça.
Bu
yüzden maçın tüm kaderini ilk 15 dakika ve Ersun hoca belirleyecek. Sahaya tüm
hatları ile saldırıp mutlaka gol atmak için çıkacaklar, çünkü kırılgan ve
Allah’a emanet savunmamızın farkındalar… Ersun Yanal kafasında pek B planı
olmayan bir hocadır.
Ancak
son haftalarda potada olmayı sağlayan geniş zamanda kullanılan A Planı iken; B
ve C planları şampiyonluğu getiren detaylardır. (Örneğin: Ali Güneş’in 2001’de
gizli forvet oynaması çok acayip bir işti…)
O
yüzden bu maçta 0-0’ın değerini bilerek oynamalı, sabırlı, sakin, topu
karşılayan takım olmalıyız. Tabi bu kalenin önünde pas yapıp duralım onları
üstümüze çekelim demek değil. O plan kıyametimiz olur… En azından ilk 15-20
dakika, onları karşılamalı, Gustavo ve Emre ile topu tutabildiğimiz kadar
tutmalı, gol yemeden sahamızda yorulmalarını sağlamalıyız.
Bu
süreyi 0-0 atlatırsak fiziken çok daha alt seviyemizde olan ve planını
işletememenin stresini yaşayacak olan rakibe karşı maç içinde yine A Planına
dönüp oyunu domine edebiliriz. Hele ki 20-45 arası atacağımız bir gol her şeyi
değiştirir. Yani zaferin yolu; ligin ilk 15 dakikasını en iyi oynayan takım
olmamıza rağmen ilk defa çok sakin başlamamız ve ‘’1 puan cepte’’ gibi
oynamamızda saklı.
Aksi
bir gereksiz cesur planda; Allah korusun ama savunma arkasına çok rahat top
kaçırabilen, riskli bölgede çok top kaybı yaparak Belhanda’nın ara paslarına
sıklıkla imkan verme potansiyeli olan bu savunma ile Babel, Falcao, Feghouli
üçlüsüne yılın maçını oynatabiliriz…
Herkes
saldıracaklarını düşündüğü için ‘’gs çok açık verir’’ düşüncesiyle ‘’tam da
Garry’nin maçıydı’’ diyor… Bence aksine Garry’nin yokluğunu avantaja
dönüştürebiliriz. Zira karşımızda B.Münih maçından bu yana bize karşı en
baskılı ve motive oynayacak takım olacak.
Benim
mutluluk tarifim: Sağlam, dinamik, kanatlardan bindirecek değil, kilitleyecek
bir orta saha… İlk 20 dakikayı kazasız atlattıktan sonra da sazı eline alacak
bir ileri 3’lüde…
Altay
Ozan
Zanka Serdar Dirar
Jailson Gustavo
Tolga
Emre
M.Kruse
Muriç
Gustavo
stoperde- Jailson ortada yapıp işleyen sistemke devam etmek de bir seçenek ama Gustavo'nun geçen haftaki
libero performansından mahrum kalmaktansa stoperde rakibi iyi tanıyan ve Zanka’yı
en iyi tamamlayabilecek olan Serdar’ı seçerdim. H.Berlin'de sol kanat/ sol iç
geçmişi olan Tolga, Tudor’un onu solda oynatması ile 6-7 gol katkısı vermiş,
fark yaratmıştı. Yine mümkün. Hasan Ali’nin iyi olmasını ve Jailson yerine Ozan’ın
oynamasını daha çok isterdim ama eldeki imkana göre şimdilik oradaki 3. İsmim
Jailson.
Emre
İnter’deki Emre gibi yani Barselona’nın en parlak dönemindeki Iniesta gibi rol
alırsa daha az efor harcar, Tek formdaki isimleri olan Nzonzi’nin maça dahil
olmasını engeller, Kruse’ye geldiği günden beri hiç bulmadığı özgürlüğü tanır
ve fırsatları sunar, presi önde başlatır, top onlardayken, özellikle de bireysel
hataya yatkın Luyindama-Marcao’da iken onların hamlelerini manipüle eder. Eder
de eder… Emre işte anlatmaya gerek yok.
Beklerimiz
zaten devşirme iken kanat yollarını tehditsiz bırakmamız, onlara rahat
çıkabilecekleri alanlar yaratmamız risk mi, evet ama karşımızda Belhanda’yı ve
orta sahasını kilitlediğinde vasatlaşan bir takım var… İnanıyorum ki orta saha
bizde olursa maç bizde olur… İşte burada sıra dışı, tüm planları çöpe
atabilecek tek bir faktör var: Falcao. Advocaat hoca iken Kadıköy’de oynadığımız
derbide formu yerlerde gezen RVP’nin tek başına maçı alması gibi…
Hislerim
pek pozitif değil. Olmayan takım savunmamız, bireysel hatalar ve köşeye
sıkışmış; yenmekten başka çaresi olmayan 50bin kişilik rakip ayrıca 12. Adamları
Cüneyt Çakır beni ümitsizleştiriyor. Ama ne olursa olsun bu yıl Mekanın Sahibi geri geldi! Her an her şey olabilir:)
Dipnot: Pozitif olmamama rağmen midemin kıyısında köşesinde bir yerde ne hikmetse 80 sonrası Mevlüt Erdinç’in
golüyle kazandığımız bir his beni dürtüp duruyor:)
Umarım doğru çıkar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder