14 Haziran 2019 Cuma

DuhanAksu & WinWin


"Fenerbahçe altyapısındaki oyuncular umutsuzdur çünkü A takıma çıkan olmamış. Merih bu yüzden gitti. Ben de bu yüzden. Artık Fransa kariyerim var. Umarım Fenerbahçe bunları düzeltir."

U21 Takımı olarak şampiyon olduk. Kişisel performansım da iyiydi. Fakat Fenerbahçe’de U21 ile A Takım arasında bağlantı kopukluğu var. Sadece ben değil, birçok oyuncuya fırsat sunmadılar. 

Avrupa’daki takımlar gelip bizleri izliyorlar. Demek ki bir şeyler görüyorlar. Fenerbahçe’de ilk onbir oynardım gibi ukâla bir tavrım olmaz. Fakat o kadronun içinde bulunabilecek kapasiteye sahip olduğuma inanıyorum.

Öncelikle Türkiye’de altyapılarda yarışmacı bir ortam yok. 
O ortam olsa bile sistem yok.
Herşey güne dayalıyarının programı yok. 16 yaşındayken Ajax’ın bir turnuvasına gittiğimde ‘biz ne oynuyoruz’ diye kendimi sorgulamıştım. 10-11 tane çim sahaları vardı. Fenerbahçe’de bir tane var, onu da sadece maçta kullanabiliyorsun.

2 takım, 1 futbol sahasını kullanırsa başarı gelir mi? Futbol oynamak için en olması gereken şey, çim saha yok bizde. Evet, biz genç oyuncuların çok çalışması lazım. Ama... Bence futbolu yönetenlerin de şu an yaptıklarından çok fazlasını yapmaları lazım.

Fenerbahçe’de devam edemeyeceğimi biliyordum. Çünkü geçmişteki örnekler, bana bunu hissettiriyordu.
U21’deki hocamla konuştum; Ona, “Burada bu şekilde bir sene daha geçirmek yerine, profesyonel ligde oynamak istiyorum” dedim.

Recep Niyaz, Denizlispor’da şampiyon oldu. Beykan Şimşek, Osmanlıspor’da oynuyor. Merih’i, Yiğithan’ı, Ramazan’ı da biliyorsunuz. Yani Fenerbahçe altyapısından oyuncu çıkmıyor diye bir şey yok. Çok oyuncu çıkıyor, ama bir türlü ‘Fenerbahçe seviyesi’ne yeterli bulunmuyor. Fenerbahçe sürekli zirve için yarışıyor, bu nedenle de herkes en iyisini istiyor. Sabır yok. Oysa ki altyapıdan yetişen oyunculara birazcık sabır gösterilmeli. Bakın, Ozan Kabak’a güvendiler, sabrettiler ve kısa sürede gitti Avrupa’ya... Merih Demiral, Fenerbahçe’de oynayamaz mıydı? Genç oyuncuya güvenmek, onu kadroda tutmak önemli. 

Bu yaştaki oyuncuyu bir maçlık performansla değerlendirirseniz, yanlış olur. 
Düşünün, dev bir kulüp, milyonlarca taraftarı var ve sadece bir maç şansın var. 

Tahammül seviyesi bu kadar düşük olmamalı. Yönetenlerin bakış açısı değişirse, taraftarınki de değişir bence.
Malzeme ve giyimde en iyisiydik. Hocalar da çok iyiydi. Ama yetmiyor. Saha, tesis çok önemli... Atletik performans hocalarıyla çok sonradan çalıştım ben. Bu konuda, Avrupa’dan gerideyiz.


***

Bu sözler Duhan Aksu'nun röportajından... İstanbulspor'dan Lille'ye ikinci ihraç... 9 yaşında altyapımıza girip 10 sene emek vermiş, U21'de şampiyon olduğu yıl ödüllendirilmek yerine pek çok genç gibi görünmez muamelesi görmüş ancak pek çok gencin aksine kendi kariyerini iyi yönetebilmiş ve oynayabileceği bir takıma, üstelik doğru takıma gitmiş.  Muhtemelen Duhan’ın da Fransa'da tıpkı Zeki gibi yıldızlaşmasını izleyecek ve dizlerimizi döveceğiz. 

Duhan öyle bir röportaj vermiş ki; TFF başkanı olsam her satırını maddeleştirir, mailing ile önce tüm federasyona, ardından kulüpler birliğine gönderirim. Ali Koç olsam benim yaptığım gibi önemli kısımları bold yapıp çerçeveletir, masamda tutarım...

Adeta bir futbol üstadının kitabını okur gibi okudum. Anne babasından, Fenerbahçe Koleji'ndeki öğretmenlerine; onu bu kadar donanımlı ve akil yetiştiren kim varsa hepsine teşekkür ederim. Umarım Duhan hayal ettiği ne varsa yaşar...

Şimdi gelelim Duhan'ın yüzümüze vurduğu acı gerçeklere an itibari ile TV Showlarında WinWin programları ile destek toplama noktasında olduğumuz Fenerbahçemizin penceresinden bakmaya. Aslında genç yıldız adayının sitem ettiği düzeni yıkabilecek fırsata geçtiğimiz Haziran ayında belki de tarihimizde hiç yakın olmadığımız kadar yakındık. Ancak o yegane fırsatı kaçırdık... Ali Koç, ufak bir muhalif kesim dışında koşulsuz şartsız her taraftarın nazarında müthiş bir kredi ve sinerjiyle başlamıştı. Başlar başlamaz çıkıp: Ey renktaşlar, mali durumumuz kötü. Reçetemiz gençliğe dönmektir. Valbuena, Skrtel, Josef, Giuliano gibi tecrübelilerin yanına gençleri sokacağız. Ferdi, Berk, Barış hariç transfer yapmayacağız. Belki de en az 2 yıl şampiyon olamayacağız… Bu kardeşinize bu şansı veriyor musunuz, dese ne olurdu? Tabii ki çatlak sesler çıkardı ama eminim ki çoğunluk o sinerji ve feda duygusu ile sonsuz desteklerdi. 

Zira beklenti çok düşük olacak, hedef bir kaç yıl sonra çok güçlenmek olacak, tribünler daha rahat maç izleyecek, yarışmaktan çok izlediğinden keyif almaya odaklanacak, haliyle oyuncu grubu da daha rahat oynayacak, gençler süre aldıkça gelişecekti... Ali Koç ve Comolli'nin, baskı ve stressiz çalışma ortamında hayal ettiği ''Vizyon'' için çalışabileceği çok ferah bir alanı olacaktı. Üstüne bir de #FenerOl eklenince, bu yıl UEFA kararı bu kadar hayati olmayacağı için daha sakin, daha güvenli ilerleyecektik. Eskaza ligi kötü bir sıralamada bitirsek dahi tribünler asla bu yılki negatif noktaya gelmeyecekti çünkü Ali Koç panik kararlarla kötü yönetmek yerine projesine sadık kalacaktı. Hele ki o takım iyi performans sergilese, 2-3 genç Elif gibi parlasa ümitlenecek, günü kurtarmaktan daha büyük işler yaptığımızı anlayacak, projeyi çok daha güçlü destekleyecektik. 

Düşünsenize ‘’Ajax’ı izlerken işte biz de bir gün böyle olabiliriz’’ diyecektik… Bunun yerine ne mi yapıldı? Tam olarak yukarıdaki senaryoyu yapmamız gerektiğini anlatan mali tablolar açıklansa da aynı açıklamaların içinde ‘’feda’’ yapmayacağız diyerek meydan okundu… Wilshere gizlice İstanbul'a getirildi-götürüldü, Bas Dost, Mina, Van Ginkel bitti bitiyor anlaşma haberleri ile beklenti Los Galacticos olmaya çekildi. Ayew, Slimani gibi iddialı hamleler yapıldı, eldeki yıldızlar bile satılıp yerine demek ki onlardan daha da iyi bir yapı kuruluyor beklentisini yaratacak, şampiyon olmak için kurulduğu düşünülen 10’a yakın transfer yapıldı. Haliyle ilk yazdığım senaryonun aksine bu yıl yaşadığımız kabusun adımları atıldı. 

Şimdi gelinen noktada ise kulüp tarihinde kimsede olmayan kredi, pozitif enerji, beyaz sayfa ve kimseye gösterilmemiş sevgi ile başlayan Ali Koç; 1 senede neredeyse tamamını harcadı ve benim de dahil olduğum çoğunluğun artık o hayal ettiklerini yapabileceklerine olan inancı da iyiden iyiye kaybetti. Şu an çıkıp o senaryoyu uygulayacağız, gençlere dönüyoruz dese olur mu? Keşke olsa… Ama yazılıp çizilen ve nedense yalanlanmayan isimlere ve ‘’transferler UEFA kararına göre şekillenecek’’ söylemine bakarsak bu yıl da beklentinin Los Galacticos’a daha şimdiden çekildiğini ve başkanın böyle bir niyeti olmadığını söyleyebiliriz ki mevcut teknik kadro ile o tarzda bir kolej takımının yaratılma şansı olduğunu da düşünmüyorum… Zaten gs ile aradaki şampiyonluk sayısı farkı ve azalan krediden ötürü artık başkanın bunu yapması o kadar kolay değil. Ancak tarih sadece ‘’zoru başaranlara, kahramanlık hikayeleri yazmıştır.’’ 

Dilerim ki başkan daha önceki yönetimlerin, idari heyetlerin ve onlardan çok daha müsait durumda olduğu halde yapmadığı kendi 1 yıllık döneminin hatalarından ders çıkarır; tam 4.5 milyon SMS değerindeki Merih ve Duhan gibi kayıpların bu hezeyanlarını iyi okur ve gözünün önündeki esas kurtuluşa yapabildiği ölçüde sarılır. Yoksa 5 sene sonra başka bir takımdan Avrupa'ya yüksek paralarla transfer olan Ferdi, Berke, Anıl, Burak, Mahsun, Cebrail, Oğuzkaan, Barış, Yusuf Mert, Ömer Faruk gibi gençleri üzülerek okumaya ve dizlerimizi dövmeye devam edeceğiz...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder