"Fenerbahçe altyapısındaki oyuncular umutsuzdur çünkü
A takıma çıkan olmamış. Merih bu yüzden gitti. Ben de bu yüzden. Artık Fransa
kariyerim var. Umarım Fenerbahçe bunları düzeltir."
U21 Takımı olarak şampiyon olduk. Kişisel performansım da iyiydi. Fakat Fenerbahçe’de U21 ile A Takım arasında bağlantı kopukluğu var. Sadece ben değil, birçok oyuncuya fırsat sunmadılar.
Avrupa’daki takımlar gelip bizleri izliyorlar. Demek ki bir şeyler görüyorlar. Fenerbahçe’de ilk onbir oynardım gibi ukâla bir tavrım olmaz. Fakat o kadronun içinde bulunabilecek kapasiteye sahip olduğuma inanıyorum.
Öncelikle Türkiye’de altyapılarda yarışmacı bir
ortam yok.
O ortam olsa bile sistem yok.
Herşey güne dayalı, yarının programı yok. 16
yaşındayken Ajax’ın bir turnuvasına gittiğimde ‘biz ne oynuyoruz’ diye kendimi
sorgulamıştım. 10-11 tane çim sahaları vardı. Fenerbahçe’de bir tane var, onu
da sadece maçta kullanabiliyorsun.
2 takım, 1 futbol sahasını kullanırsa başarı gelir mi? Futbol oynamak için en olması gereken şey, çim saha yok bizde. Evet, biz genç oyuncuların çok çalışması lazım. Ama... Bence futbolu yönetenlerin de şu an yaptıklarından çok fazlasını yapmaları lazım.
Fenerbahçe’de devam edemeyeceğimi biliyordum. Çünkü geçmişteki örnekler, bana bunu hissettiriyordu.
U21’deki hocamla konuştum; Ona, “Burada bu şekilde bir
sene daha geçirmek yerine, profesyonel ligde oynamak istiyorum” dedim.
Recep Niyaz, Denizlispor’da şampiyon oldu. Beykan Şimşek, Osmanlıspor’da oynuyor. Merih’i, Yiğithan’ı, Ramazan’ı da biliyorsunuz. Yani Fenerbahçe altyapısından oyuncu çıkmıyor diye bir şey yok. Çok oyuncu çıkıyor, ama bir türlü ‘Fenerbahçe seviyesi’ne yeterli bulunmuyor. Fenerbahçe sürekli zirve için yarışıyor, bu nedenle de herkes en iyisini istiyor. Sabır yok. Oysa ki altyapıdan yetişen oyunculara birazcık sabır gösterilmeli. Bakın, Ozan Kabak’a güvendiler, sabrettiler ve kısa sürede gitti Avrupa’ya... Merih Demiral, Fenerbahçe’de oynayamaz mıydı? Genç oyuncuya güvenmek, onu kadroda tutmak önemli.
Bu yaştaki oyuncuyu bir maçlık performansla
değerlendirirseniz, yanlış olur.
Düşünün, dev bir kulüp, milyonlarca taraftarı var ve
sadece bir maç şansın var.
Tahammül seviyesi bu kadar düşük olmamalı. Yönetenlerin
bakış açısı değişirse, taraftarınki de değişir bence.
Malzeme ve giyimde en iyisiydik. Hocalar da çok
iyiydi. Ama yetmiyor. Saha, tesis çok önemli... Atletik
performans hocalarıyla çok sonradan çalıştım ben. Bu konuda, Avrupa’dan
gerideyiz.
***
Bu sözler Duhan Aksu'nun röportajından... İstanbulspor'dan Lille'ye ikinci
ihraç... 9 yaşında altyapımıza girip 10 sene emek vermiş, U21'de şampiyon
olduğu yıl ödüllendirilmek yerine pek çok genç gibi görünmez muamelesi görmüş
ancak pek çok gencin aksine kendi kariyerini iyi yönetebilmiş ve oynayabileceği
bir takıma, üstelik doğru takıma gitmiş. Muhtemelen Duhan’ın da
Fransa'da tıpkı Zeki gibi yıldızlaşmasını izleyecek ve dizlerimizi
döveceğiz.
Duhan öyle bir röportaj vermiş ki; TFF başkanı olsam her
satırını maddeleştirir, mailing ile önce tüm federasyona, ardından kulüpler
birliğine gönderirim. Ali Koç olsam benim yaptığım gibi önemli kısımları bold yapıp
çerçeveletir, masamda tutarım...
Adeta bir futbol üstadının kitabını okur gibi okudum.
Anne babasından, Fenerbahçe Koleji'ndeki öğretmenlerine; onu bu kadar donanımlı
ve akil yetiştiren kim varsa hepsine teşekkür ederim. Umarım Duhan hayal ettiği
ne varsa yaşar...
Şimdi gelelim Duhan'ın yüzümüze vurduğu acı gerçeklere
an itibari ile TV Showlarında WinWin programları ile destek toplama noktasında
olduğumuz Fenerbahçemizin penceresinden bakmaya. Aslında genç yıldız adayının
sitem ettiği düzeni yıkabilecek fırsata geçtiğimiz Haziran ayında belki de
tarihimizde hiç yakın olmadığımız kadar yakındık. Ancak o yegane fırsatı
kaçırdık... Ali Koç, ufak bir muhalif kesim dışında koşulsuz şartsız her
taraftarın nazarında müthiş bir kredi ve sinerjiyle başlamıştı. Başlar başlamaz
çıkıp: Ey renktaşlar, mali durumumuz kötü. Reçetemiz gençliğe dönmektir.
Valbuena, Skrtel, Josef, Giuliano gibi tecrübelilerin yanına gençleri
sokacağız. Ferdi, Berk, Barış hariç transfer yapmayacağız. Belki de en az 2 yıl
şampiyon olamayacağız… Bu kardeşinize bu şansı veriyor musunuz, dese ne olurdu?
Tabii ki çatlak sesler çıkardı ama eminim ki çoğunluk o sinerji ve feda duygusu
ile sonsuz desteklerdi.
Zira beklenti çok düşük olacak, hedef bir kaç yıl sonra
çok güçlenmek olacak, tribünler daha rahat maç izleyecek, yarışmaktan çok
izlediğinden keyif almaya odaklanacak, haliyle oyuncu grubu da daha rahat
oynayacak, gençler süre aldıkça gelişecekti... Ali Koç ve Comolli'nin, baskı ve
stressiz çalışma ortamında hayal ettiği ''Vizyon'' için çalışabileceği çok
ferah bir alanı olacaktı. Üstüne bir de #FenerOl eklenince, bu yıl UEFA kararı
bu kadar hayati olmayacağı için daha sakin, daha güvenli ilerleyecektik. Eskaza
ligi kötü bir sıralamada bitirsek dahi tribünler asla bu yılki negatif noktaya
gelmeyecekti çünkü Ali Koç panik kararlarla kötü yönetmek yerine projesine
sadık kalacaktı. Hele ki o takım iyi performans sergilese, 2-3 genç Elif gibi
parlasa ümitlenecek, günü kurtarmaktan daha büyük işler yaptığımızı anlayacak,
projeyi çok daha güçlü destekleyecektik.
Düşünsenize ‘’Ajax’ı izlerken işte biz de bir gün böyle
olabiliriz’’ diyecektik… Bunun yerine ne mi yapıldı? Tam olarak yukarıdaki
senaryoyu yapmamız gerektiğini anlatan mali tablolar açıklansa da aynı
açıklamaların içinde ‘’feda’’ yapmayacağız diyerek meydan okundu… Wilshere gizlice
İstanbul'a getirildi-götürüldü, Bas Dost, Mina, Van Ginkel bitti bitiyor
anlaşma haberleri ile beklenti Los Galacticos olmaya çekildi. Ayew, Slimani
gibi iddialı hamleler yapıldı, eldeki yıldızlar bile satılıp yerine demek ki
onlardan daha da iyi bir yapı kuruluyor beklentisini yaratacak, şampiyon olmak
için kurulduğu düşünülen 10’a yakın transfer yapıldı. Haliyle ilk yazdığım
senaryonun aksine bu yıl yaşadığımız kabusun adımları atıldı.
Şimdi gelinen noktada ise kulüp tarihinde kimsede
olmayan kredi, pozitif enerji, beyaz sayfa ve kimseye gösterilmemiş sevgi ile
başlayan Ali Koç; 1 senede neredeyse tamamını harcadı ve benim de dahil olduğum
çoğunluğun artık o hayal ettiklerini yapabileceklerine olan inancı da iyiden
iyiye kaybetti. Şu an çıkıp o senaryoyu uygulayacağız, gençlere dönüyoruz dese
olur mu? Keşke olsa… Ama yazılıp çizilen ve nedense yalanlanmayan isimlere ve
‘’transferler UEFA kararına göre şekillenecek’’ söylemine bakarsak bu yıl da
beklentinin Los Galacticos’a daha şimdiden çekildiğini ve başkanın böyle bir
niyeti olmadığını söyleyebiliriz ki mevcut teknik kadro ile o tarzda bir kolej
takımının yaratılma şansı olduğunu da düşünmüyorum… Zaten gs ile aradaki
şampiyonluk sayısı farkı ve azalan krediden ötürü artık başkanın bunu yapması o
kadar kolay değil. Ancak tarih sadece ‘’zoru başaranlara, kahramanlık
hikayeleri yazmıştır.’’
Dilerim ki başkan daha önceki yönetimlerin, idari
heyetlerin ve onlardan çok daha müsait durumda olduğu halde yapmadığı kendi 1
yıllık döneminin hatalarından ders çıkarır; tam 4.5 milyon SMS değerindeki
Merih ve Duhan gibi kayıpların bu hezeyanlarını iyi okur ve gözünün önündeki
esas kurtuluşa yapabildiği ölçüde sarılır. Yoksa 5 sene sonra başka bir
takımdan Avrupa'ya yüksek paralarla transfer olan Ferdi, Berke, Anıl, Burak,
Mahsun, Cebrail, Oğuzkaan, Barış, Yusuf Mert, Ömer Faruk gibi gençleri üzülerek
okumaya ve dizlerimizi dövmeye devam edeceğiz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder