25 Aralık 2018 Salı

ALİSİLİN


20 yıl sabrettikçiler hatırlamaz. (Hatırlar da işine gelmez) takım ne zaman geri dönülemeyecek bir noktaya gelse QTM’in değersiz elemanlarının koyduğu isimle Azizsilin devreye girerdi... Bize öyle bir algı ile anlatılırdı ki bu Azizsilin; sanki Aziz Yıldırım elinde kırbaçla topçuları cezalandırıyor sanırsın... Neyse, kırbaç olmadığına emin olsam da bu mucizevi Azizsilinin içeriğini hiçbir zaman öğrenemedim. Ancak ne zaman eski başkanın futbol takımının giydiği spor montu üzerine geçirerek Samandıra’ya gittiğini gördüysem o hafta ve o periyotta (genellikle derbi haftalarında olurdu) en ruhsuz topçunun bile turbo moda geçtiği müsabakalar izlediğimi biliyorum. 

İçinde bulunduğumuz FACİAnın son halkası Antalya beraberliği sonrasında yarın hiç yokmuşçasına bir kaybetmişlikle tavanı seyrederken, kongrede inanılmaz anlamsız gelen ve Aziz Yıldırım’ın yenilgiyi kabullendiğini düşündürten söylemi geldi aklıma: ‘’Sana teklifim Aziz Yıldırım olarak: Sen futboldan çok iyi anladığını veya kurumsallaşma yapacağını söylüyorsun, buyur buraya gel, futbolu sen al, yönet. Amatör şubeleri, kulübü ben yöneteyim... Birimiz değil, kulüp kazansın. Hatta o bahsettiğimiz parayı da ikimiz birden ortaya koyalım, Fenerbahçe kazansın! Hodri meydan!’’

Bu gerçek olsaydı ve Ali Koç futbolun başına geçseydi ve yine aynı hamleleri yapsaydı Aziz Yıldırım Eylül ayında Ali başkanın bir facia olmazsa devre arasına kadar Cocu ile gideceğiz dediği hafta sen çekil bakayım der, o montu giyerek Samandıra’ya gider ve Azizsilini uygulardı... He baktı yine işe yaramadı ve kısa süre sonra Rize’den 3, Zagreb’den 4 mü yedik? İkinci Azizsilini devreye sokar, Cocu’yu Divan Otel’e değil, direkt Amsterdam’a yollardı... Yani liderle puan farkı 8 iken yapacağını yapardı... (Detay: O haftaki lider şu an 5. Sırada... O haftaki 9’uncu şu an 2. Sırada!)

Hiç hata yapmamış adam yeni bir şey denememiştir, der Einstein. Çaylaklık dönemi olduğu için itidalli olmaya, ona gereken desteği ve itici gücü vermeye çalıştım, çalışacağım. Kendisi dayım, amcam olduğu için değil. Fenerbahçem için bu tutumumu kaybetmemeye çalışacağım. Kendisinin de kişisel olarak bir kredisi yok mu bende? Evet var, evet bir şeyleri hayal ettiğimiz noktalara taşıyacağına inancım var. (İnanır mısınız hala varL) Ama kendisine 3 yıl boyunca lazım olacak krediyi henüz yarım sezonda tüketti. Üstelik saha sonuçları yüzünden değil, yönetici, sporcu, çalışan seçimleri, ceket iliklemeli saygı saçmalığı, kulübümüze hayvan diyene el uzatma hatası, şikeci takım taraftarları ile selfie sırasına girmesi, şeffaflığı sadece kulübün değerini aşağıya çekecek şekilde ekonomi enkazlarını sunarken göstererek, diğer konularda eskisinden daha bile fazla içe kapanarak yok etmesi, Volkan Demirel gizemi vb. Sonuçlardan daha büyük bir şeyi, Fenerbahçe büyüklüğünü baz alan taraftarı ile ters düşürecek yönetici hataları yüzünden...

Dün 0-0’lık skorda sahada olsam kalbim patlayana kadar koşacağım bir dramın ortasında Benzia’nın oyuncu değişikliğinde sahadan kaplumbağa adımları ve iğrenç bir vurdumduymazlıkla çıkışını izlerken öylesine büyük bir parça koptu ki içimden, o parçayı yerine ancak Fenerbahçeli çocukların mutluluğu geri koyabilir. Başkan Benzia’nın o iğrenç halini gördüyse ve hala artık o montu giyerek Samandıra’ya inmeyi düşünmüyorsa, kredisi gibi sabrımızı da tüketmiş olacak. Ki böyle olacaksa Ocak’ta yapılacak 3-4 transferde çare arayanları şimdiden en kötüyü düşünmeye başlamaları konusunda uyarmakta fayda var demektir. Zira bizim transferden önce bir ‘’yöneten & lider’’ eksikliğimizi doldurmamız gerekecek. Ve BİR FACİA OLMAZSA! 2.5 sene daha bu pozisyona yeni birinin gelmesi zor görünüyor...
O yüzden sosyal medyada dün geceden beri gördüğüm: ‘’Ruhsuz futbolcu istemiyoruz, biz eskisi gibi ruhunu koyan topçular istiyoruz’’ minvalindeki; Kjaer, Kuyt, Lugano, Alex, Sow, Reto paylaşımlarını falan boş verelim de Aziz Yıldırım’ın Samandıra’daki fotoğraflarını paylaşıp ALİSİLİN istiyoruz demeye başlayalım. 

Dipnot: Tamer Bağlan'ı nam-ı diğer kaptanı bizzat tanımam ama 17-18 yıldır okur, çok sever, sayarım. Bahsettiğim Eylül ayında kaptan; Küme düşme ihtimalimizin ciddiyetinden söz eden ilk kişiydi. Gözlerime inanamamıştım. Fenerbahçe ile bu kelimeyi aynı cümlede kullanmak öfke sebebiydi. Kendisi de beni asla tanımaz, herhangi bir yerde bir kelimemi dahi okuduğunu da sanmıyorum. Bir yazımda büyüklerim düşme lafları ediyor, inanamıyorum demiştim... Kendisinden özür dilerim. Ondan yıllardır; tarihimizi, futbola Fenerbahçeli bakış açısını, İslam Çupi değerlerini, 21.yüzyılda toplu rekabeti vb.  Öğreniyordum, anladım ki öğrenmem gereken daha çok şey varmış... Durum çok vahim ve o benden çok daha iyi bir öngörü yazacaktır ama ben de yazayım: Bursa-Malatya-Göztepe-Kayseri-Konya-Beşiktaş-Rize maçlarında en az 16 puan almazsak son 5 hafta Tanrı yardımcımız olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder